17 Ağustos 2010, 16:19′ tarihinde Facebook’ta kaleme alınmıştır. Link.
Çocuk insanoğlunun hamur halidir. Yoğrulması aşamasında gösterilen emek ve bu doğrultudaki hedeflenen amaç aynı zamanda toplumunda şekillenmesindeki karakteristik eğilimini gösterir. Müslüman Türk toplumunun batılı emperyalist etkiye maruz kalmasının sebeplerinden en önemlisi, öz kültürüne uygun hayat algısından mahrum bırakılmasıdır.
İnsan şekillenmesi %30 oranında genetik yapıya aittir.(Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.)
%30 oranında anne karnındaki etkileşimle belirlenir.Huzurlu bir hamilelik süreci insan karakterinde müspet etki yapar.(Doğru eş seçimi ve çekirdek ailenin önemi)
% 30 oranı ise doğumundan 7 yaşına kadar geçen zamandaki terbiyesi tespit eder.(Bir adam yedisinde ne ise yetmişinde de odur.)
% 10 luk oran ise bütün ömrünce yaşadıklarının bir tezahürü olacaktır.(Tüketim toplumu haline dönüştürülmüş bireylerin ideal bir geleceği organize edecekleri meçhuldür.)
Okullarımızdaki eğitim sisteminin yeterliliği tartışmasız bir gerçekliktir ki tam bir fiyaskodur. Formal eğitimin bu sakatlığına bir de informal eğitim dediğimiz toplumumuzun iç dinamikliklerinin kalitesizleştirilmiş halide eklenince maalesef ki bugünkü mankurtlaştırılmış kaos dokuya sahip olduk.
Gidişata dur demenin tek bir yolu vardır. O da toplumu yeniden inşa etmek. Elimizdeki çıkış noktamız ise çocuklarımız olacaktır.
Çocuk eğitimi için en çağdaş yöntem onların hayal dünyalarından yola çıkarak hayatı masallaştırmaktır. Çünkü çocuk yaradılışı gereği 6 yaşına kadar gerçek ile sanal arasında ayırım yapamamaktadır. En temel teknik ise çizgi roman ve çizgi film metodlarından istifade etmektir. Çocuğun olayları kavrayabilmek adına kendisiyle özdeşleştireceği kahraman tiplemeler bu konuda ağır roller üstlenmektedir. Batının profilinde betimlediği bu kahramanlar artık aynı zamanda empozeninde başrol oyuncularıdır.
Çizgi kahramanlar artık çocuktan başlamak üzere tüm toplumun dimağına kazınan sembol değerlere dönüştüğünden aynı zamanda da bu değerler üzerinden maddi kazanımlara yönelik ticari bir sektör de hayatın vazgeçilmezleri arasında yer alır.
Yeni Türkiye ideallerinin başlangıcında ise kendi kahramanlarımıza ihtiyaç duymaktayız. Mazimizin kahramanlar harmanı olan yelpazesinden yola çıkarak aynı zamanda da bunların modernizasyonu ile başlangıç yapabiliriz.
Hem çocuğun terbiyesi adına manevi mesuliyet gerektiren bu vazife, aynı zamanda çocuğa dayalı üretim sektörünün büyük hacimli olması hasebiyle de maddi kazançlar açısından ekonomisinin dışa bağımlı olduğu ülkemiz adına zaruret içermektedir.
Ortaya konulacak bu kahraman ile aynı zamanda modern ticaretin olmazsa olmazı marka kavramına da geçiş yapacağız.
BİZDEN BİR KAHRAMAN BİZDEN BİR MARKA HEROTÜRK
Başta Walt Disney kahramanları olmak üzere diğer onlarca batılı firmaların, son dönemlerde de Japon kökenli çocuk kahramanlarının lisans ve telif haklarına ödediğimiz rakamlar milli ekonomimiz adına büyük bir kayıptır. Para vererek rezil olmanın tam bir tezahürüdür.
Hayatın her alanında çocuklara yapılan her türlü üründe bu kahramanlar reklam unsuru olmaktadır. Biryandan kilise, noel baba, domuz, cadılar bayramı, canavarlar, kurt adamlar, vampirler adeta hayatımızın doğal ritüelleri arasında yer alırken bir yandan da okul çantalarından, kalemlerine, içtikleri sütlerden yedikleri bisküvilere, yattıkları çarşaflardan oynadıkları oyunlara kadar dünya köyünün vatandaşı olarak yetişmektedirler.
İşte bu noktada bizde HEROTÜRK ismini verdiğimiz karakterimizle yalnızca kendi çocuklarımız adına değil tüm dünya çocukları içinde ve özellikle çocuk ekonomisinden de pay almak için başlangıç yapacağız.
Stratejimiz tamamen batının ürün geliştirme ve pazarlama esasları noktasındandır. Tek farkımız karakterimiz üzerinden çocuklara vereceğimiz ana mesaj; fıtrat çerçevesinden Milli Türk Kültürünün lansesinden ibaret olmasıdır.
Yeryüzüne yayılmış insanlık ailesini, “düşmanlıklardan arındırarak”,hayvanlardan bitkilere kadar her “şeye adalet” getirecek bir “anlayışa”sahip olması ana şiarımızdır.
Hem çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırtmak hem de kendilerine ait olan bir hikayenin tasvirinin hayal dünyalarında tasavvurunu gerçekleştirmek amaçlanmaktadır.
NEDEN ÇİZGİ ROMAN
“İyi bir çizgi roman çizeri karışık bir konuyu ele alır ve basitleştirir. Bu da hayatın göründüğünden çok daha basit olabileceğini göstermesi açısından çocuklara yardımcı olur”.
“Tom Miks, Teksas, Kinova, Pekosbil, Zagor, Teks, Martin Myster, Mister No, Kızıl Maske, Mandrake, Baytekin, Kaptan Swing, Nathan Never, Ken Parker, Tarzan…” Tenten, Asterix, Red Kit, Koltes Maltes gibi daha pek çok ünlü kahramanı da unutmamak gerek. Bu ilgi, Türk çizgi roman yazar ve çizerlerinin de doğmasına; başta Karaoğlan ve Tarkan gibi daha pek çok ünlü kahramanların yaşama geçip yurtdışına kadar seslerini duyurmasına neden olmuştur.* * Çizgi roman Amerika, İtalya ve özellikle Fransa’da geniş okur kitleleri olan yayın türleridir. Fransa’da yalnızca çizgi roman basan 50’nin üzerinde yayınevi vardır. Bunların dışında, batıda hangi yayınevinin portföyüne baksanız kesinlikle çocuk ya da genç ve yetişkin için hazırlanmış çizgi roman dizileri görürsünüz. Öylesine gelişim göstermiş bir alandır ki, yarışmalarından fuarlarına kadar tüm dünyayı bir ağ gibi sarmıştır. Yapılan bir araştırmaya göre yine batıda, çizgi roman kitaplarının düz yazılı kitaplardan tiraj olarak yirmi misli fazla sattığı görülür. Amerika’da haftalıklar içinde bazı çizgi romanların birbuçuk milyonun üzerinde sattığını biliyoruz. * Çizgi romanlar, kendi aralarında gerek çizgi, gerekse konu bakımından çok farklılıklar gösteren sanat eserleridir. Küçük yaşlarda okuma alışkanlığının kazanılmasında ve geliştirilmesinde, kitabı sevdirmek için bu resimli kitaplar büyük önem taşır. Okuma alışkanlığı olmayan ülkelerde, çocuklar için çizgi romanlar bir başlangıç ve okumaya geçişte önemli bir basamak niteliğindedir. Günümüzde sığ düşünen öğretmenlerin, ebeveynlerin bile hâlâ kitaptan saymadıkları, okuyana iyi gözle bakmadıkları çizgi romanlar, yine de sevimli kahramanlarıyla bir tutkuya dönüştürdüğü okuma alışkanlığını çocuklarımıza, gençlerimize aşılamayı başarmıştır. * *Pek çok kitap okurunun ilk basamağı olan bu kitaplar, tüm baskılara karşın, okurun kendi bulduğu yöntemlerle evlerin gizli köşelerinde saklanarak, kaplarını değiştirerek, başka kitapların içine saklanarak okuruyla gizli buluşmasını sürdürmüş, elden ele dolaşmayı başarmış ve tutkunları arasında sağlam bir arkadaşlığın kurulmasını sağlamıştır. Çizgi roman okuru, kitaplarını yalnız çizgi roman okurlarına veren, onlarla başka maceraları takas eden, verdiği-aldığı kitaplarla ilgili not defteri tutan, envanter çıkaran bir okurdur. Onlardan daha çok koleksiyon tutkusu olan ve bunu oluşturan başka bir okur kitlesi yoktur.
ÇİZGİ FİLMLER VE KAHRAMANLARININ BATI DÜNYASINDAKİ ETKİLERİ
Çizgi film,bir hareketin art arda gelen evrelerini çözümleyen resimlerin tek tek filme alınmasıyla gerçekleştirilir.Çizgi filmin kökeni Çin’deki eski gölge oyunlarına ve büyülü fenerin 17. ve 18. yüzyıllarda gelişmesine dek uzanır. Plateau ( ) ve Horner’ın (zootrop) buluşlarından yararlanan fransız Emile Reynaud ‘optik tiyatro’suyla çizgi filmin öncüsü kabul edilir.1982’de,Paris’teki Grevin Müzesi’nde elle çizilmiş ve guvaşla boyanmış desenleri perdeye yansıtarak ilk ışıklı pantomim gösterisini düzenledi.Amerikalı Stuart Blackton resim resim görüntüleme tekniğini bularak çizgi filme büyük bir atılım kazandırdı(The Haunted Hotel ,1906). Aynı yöntemi fransız Emile Cohl da başarıyla uyguladı (Fantasmagoire,1908).
ABD’de deneme niteliğindeki çizgi filmler,1909’dan sonra Winsor McCay’ın çabalarıyla aşıldı (Gertie the Trained Dinausaur).Sanatçı,dokuz yıl sonra ilk uzun metrajlı çizgi filmi gerçekleştirdi: The Sinking of the Lustania.1910’lu yıllar boyunca teknik deneyler ve geliştirme çalışmaları bir birini izledi(John Bray,Earl Hurd).İlk çizgi film kahramanları 1919 ve 1920 yıllarında doğdu: Pat Sullivan’ın Felix the Cat’i ve Max ve Dave Fleischer kardeşlerin Koko the Clown’u.Birkaç yıl sonra ileri görüşlü bir yaratıcı olan Walt Disney,çok ilgi çeken bu yeni sanatın büyük olanaklarını kullandı.İnsan biçimli fare Mickey’nin beyaz perdede görünmesiyle çocuklar ve yetişkinler için bir düş fabrikasının temelleri atılmış oldu.(1926).1930’dan başlayarak ses ve desenin,çok geçmeden de renkle buluşmasıyla çizgi film tüm dünyada yayıldı.Amerika’da,Walt Disney’in gerçekçi ve akıcı üslubu benimsendi.Uzun metrajlı yapımı Pamuk prenses ve yedi cüceler büyük bir başarıya ulaştı.Disney, eksiksiz hayvanlar dünyası ve gösterişli bitki evreniyle süslü,mutlu bir doğanı sözcüsü olmayı amaçlardı. Walt Disney atölyeleri yavaş yavaş dev bir kuruluş durumuna geldi ve sonraki yıllarda yadsınamaz bir başarı elde etti.Disney,Fleischer kardeşler ve onların gözde dizileri denizci Temel Reis dışında çok az rakiple karşı karşıyaydı.Disney’in atölyelerindeki kimi sanatçılar bağımsız olarak çalışmaya başladı.Bulardan Tex Avery,çizgi film konularına şiddet,güldürü ve coşkunluk kattı,Stepen Bosustow,çağdaş resim araştırmalarından esinlenen ve gülmeceye yönelen yeni biçimler geliştirdi.Amerikalı seyirciler, 1960’a değin,Tex Avery ve yandaşlarının yıkıcı çılgınlığını, Bosustow’un kurduğu United Prodictions of America’nın zarif yapıtlarını ve Walt Disney’in büyük filmlerinin tükenmez sevimliliğini yaşadılar.Bu yıllardan sonra teknoljinin ilerlemesi çizgi film yapımını kolaylaştırdı.
ÇİZGİ FİLMLERİN YARARLARI
Gülerek inanıyorlar
Bir yaşından itibaren televizyonun bu büyülü gücünü fark eden çocuklar üç yaşına geldiğin de artık televizyonu kendisi açıp kapamaya başlamaktadır. Böylece televizyon, çocuk üzerindeki anne baba egemenliğine son vermiş oluyor. Anne ve baba egemenliğinden kurtulan çocuğa televizyon “sansürsüz” bir dünya sunar. Bu “sansürsüz” dünya içerisinde maalesef ki öngörülen hakim görüş çerçevesinde savaş, şiddet, cinsellik ve ölüm vardır. Çocuk için dünya tanımı karmaşa haline gelmektedir. Bu dönem içerisinde hayal ile gerçek kavramını birbirinden ayıramayan çocuk için en iyi yöntem taklittir. Çocuklar düşmanca duygular taşımasalar dahi örnek aldığı karakterin saldırganca davranışlarını uygulamaya çalışırlar. Yapımcılar çizgi filmlerde çocukları eğlendirme adına bombalama, ateş etme, kesici aletleri kullanma gibi olaylara yer veriyor. Çocuklar ise bu olaylara gülüyor ve inanıyorlar.
İyi örnekler de var
Çizgi filmler arasında iyi örnekler de var, Şirinler, Şeker Kız, Arı Maya, Susam Sokağı bunlardan birkaçı.Yine de şiddet içermemesine rağmen batının hastalıklı felsefesi misyonu gereği bizim çocukların “başkalaşmasına” sebep olmaktadır. Yine de en azından bu gibi çizgi filmler çocuklarda sevgi, yardım severlik duygularının gelişmesini sağlar. Finlandiya’daki 6 yaşındaki Mike Jahnen nehire düşen arkadaşı Tukka Klaus’u, çizgi filmlerde gördüklerini kurtarması nedeniyle madalya alarak ülkesinde “milli kahraman” ilan edildiği de unutulmamalı.(HEROTÜRK ün başlangıç hikayesi buradan ilham almıştır.)
İyi ile kötünün savaşı
Çizgi film yapımcılarının Amerika’yla Japonya arasında sınırlı kalması nedeniyle bu ülkedeki yapımcılar ister istemez kendi iç yapılarını filmlere de yansıtıyor. Buna ek olarak çizgi filmlerdeki olayların hep iyi ve kötünün çatışması üzerine kurgulanması da çocukların olumsuz etkilenmesine neden oluyor. “İyi” çizgi kahramanlarının “kötü”lere karşı mücadelesinden sürekli kazanması ve bu başarıyı sağlarken bir takım olağanüstü güçleri kullanması çocukları bilinç altına şu düşüncenin yer edinmesine sebep olur:
“Gerçek hayatta kötülerle başa çıkmak imkansızdır, çünkü benim olağanüstü güçlerim yok.” Böyle bir bilinç altına sahip çocuk için hayat baştan kaybedilmiştir.
MAKSATLI ÇİZGİ FİLMLERİN ZARARLARI
Çizgi filmler eskiden çocuklara eğitici bilgiler veren masum ve yararlı programlardı. Ama teknoloji geliştikçe çizgi filmlerin amaç ve etkileri değişti, ticaret amaçlı şiddet içeren, çocukları etkisi altına alan zararlı programlar olmaya başladı.
Çizgi filmlerden etkilenen çocukların yaptığı yanlış eylemler çok çeşitlilik göstermektedir.
Örneğin; Norveç’te ninja kaplumbağalar filminden etkilenen iki çocuk arkadaşlarını tekmeleyerek öldürdü; ABD’de 13 yaşındaki Mitchel Jackson, Westside Ortaokulunda önce yangın alarmını çaldı, ardından da gizlendiği çalılıkların arasından dışarıya çıkan öğrenci ve öğretmenlerin üzerine ateş açtı. ABD ‘de 18 yaşında bir genç kız üyesi olduğu bir çete ile üç kişilik bir aileyi hunharca öldürdü. Bunun gibi örnekleri daha da çoğaltabiliriz. Bütün bu çocukların ve gençlerin çizgi filmlerden etkilendikleri için tüm bu eylemleri yaptıkları söylenemez. Öte yandan bir çocuğun büyüme süresince yaklaşık 18 000 cinayeti TV’de seyrettiğini de bilmekteyiz. Bu eylemlerde bunun da katkısı mutlaka vardır.
Amerikan Hastanesi Psikoloji Bölümü’nden Uzman Psikolog Aslı Akkan çok fazla izlenilen çizgi filmlerin çocuklar üzerinde yarattığı etkilier hakkında şu bilgileri veriyor.
Çizgi filmlerFazla Çizgi Film Hiperaktif Yapıyor çocukları eğlendirirken hayal dünyalarını da genişletmekte; onların dünyalarında “rahatlatma” rolü kadar “öğretme” rolünü de üstlenmektedirler. Ancak tüm bu olumlu etkiler belli hususlar göze alınmadığı taktirde olumsuza çevrilebilir ve çocuğu istenilmeyen şekilde etkileyebilir.
Yapılan araştırmalar çocukların 18 aylıktan itibaren televizyondan gelen uyarana kısa süreli de olsa ilgi gösterdiğini ancak “izleyici” olarak adlandırmalarının ancak 2.5 yaşlarından sonra olduğunu göstermektedir.
• 2.5 yaş itibariyle çocuklar gördükleri(izledikleri) olay ve davranışları taklit etme yetisine de sahip olurlar. Bu yaş çocuklarının ilgisinin hızlı efektlerle değişen sahnelere sahip çizgi filmler olduğu göz önünde tutulduğundaFazla Çizgi Film Hiperaktif Yapıyor bu yapıtları “taklit” eden ve bu yapıtlardan öğrenen çocukların hayatında çizgi filmlerin önemini görürürüz.• 3 – 6 yaş arası çocuklar da ise bu rolün önemi daha da artar çünkü araştırmalar bu yaş grubu çocuklarının televizyon ve dolayısıyla çizgi film izlerken artık “anlam” arayışı içinde olduklarını ortaya çıkartmaktadırlar.
• 6 – 11 yaş grubu çocukları içinse izledikleri programın içeriği ve programın onlar üstünde yaptığı etkileri daha fazlalaşır çünkü bu yaş grubu çocuklarda dikkatFazla Çizgi Film Hiperaktif Yapıyor odaklanma ve süreç takiplerini sağlayan bilişsel fonksiyonlar oluşmaktadır. Bu da izlenen çizgi film içeriğiniFazla Çizgi Film Hiperaktif Yapıyor o içerikle ilgili çocukların duygulanımlarını ve bu duygulanımların hayatlarına davranış olarak aktarımının önemini vurgular. Yine bu yaş aralığında çocukların inanç ve değer sistemlerinin oturmaya başladığı düşünülecek olursa çizgi film içeriklerinin onlar üzerindeki etkileri daha da önem kazanır.• 12 – 17 yaş aralığında ise mantık ve muhakeme yetileri gelişmeye başlayan çocuklar daha öncelerine göre bu program içeriklerinden daha az olumlu ve/veya olumsuz etkilenmektedirler.
Çizgi filmler çocukları 4 ana şekilde olumsuz etkileyebilir:
1) Şiddete yöneltme: Araştırmalara göre şiddet içerikli çizgi film izleyen çocukların diğer yaşıtlarına göre daha fazla kavga ettikleriFazla Çizgi Film Hiperaktif Yapıyor daha gergin ve agresif oldukları gözlemlenmiştir. Yine bu çocukların ebeveynFazla Çizgi Film Hiperaktif Yapıyor ve büyükleriyle ilişkilerinde daha gerginFazla Çizgi Film Hiperaktif Yapıyor sabırsız ve asi oldukları ortaya çıkmıştır. Şiddet içeren çizgi filmlerin bu programları izleyen çocuklar üstünde 3 ana etkisi olduğu saptanmıştır. Bunlar: a) bu çocukların “diğerlerinin” acı ve üzüntülerine daha az hassas olmasıFazla Çizgi Film Hiperaktif Yapıyor b) bu çocukların gerçek hayatta çevrelerindeki şiddet unsurlarından gerektiği kadar hatta hiç rahatsız olmamalarıFazla Çizgi Film Hiperaktif Yapıyor ve c) daha önceki araştırmanın da işaret ettiği gibi bu çocukların çevrelerine karşı agresif ve şiddet dolu davranışlarda bulunmada diğerlerine göre daha yatkın olduklarıdır.
2) Bilişsel fonksiyonları köreltme (azaltmaFazla Çizgi Film Hiperaktif Yapıyor 2004 yılında yapılan bir araştırma günde ortalama 3 – 4 saat televizyon ve dolayısıyla çizgi film izleyen çocukların dikkat eksikliği ve hiperaktivite rahatsızlığı geliştirme olasılıklarının diğerlerine göre % 30 ile % 40 daha fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Bazı çalışmalar ise fazla izlenen televizyon ve özellikle çok aksiyon dolu çizgi filmlerin çocuklarda epileptik nöbetlere yol açabileceğini iddİa etseler de bu kanıtlanmış bir olgu değildir.
3) Gerçeklikten kopma: Yapılan araştırmalar eğer dikkat edilmez ve engel olunmaya çalışılmaz ise izlenen çizgi film karakterlerinin her geçen gün çocuğun dünyasına yerleşmeye başlayacaklarına ve çocuğu gerçeklikten koparıp ciddi adaptasyon sorunu yaşatacağına işaret etmektedir. Öyle ki çok çizgi film izleyen ve o karakterlerle özdeşleşen çocukların sosyal ilişki kurmada zorlandıkları ve yalnız olmayı seçtikleri görülmüştür.
4) Güvenli davranış azalması ve risk artışı: Özellikle 12 yaş öncesinde ve muhakeme yetisi henüz gelişmemiş çocuklar gerçekle “hayal ürünü” arasındaki belirlemeyi yapmakta zorlanıp(hatta yapamayıp) ciddi güvenlik sorunları yaşayabilirler. Çizgi filmlerin içeriğinde olan uçmaFazla Çizgi Film Hiperaktif Yapıyor kaçma davranışlarının gerçek hayatta da olabileceğini varsayıp bunları deneyebilir ve sağlıklarını riske atabilirler.
HEROTÜRK İÇİN YOL HARİTASI
Hikayeler ilk etapta çizgi roman olarak hazırlanacaktır. Ayrıca aynı isimde bir çocuk dergisi hedeflenmektedir.
Hikayenin bir kısmı tv için dizi çizgi film olarak düşünülmektedir.
Ayrıca sinemalarda gösterilmek maksadıyla ana hikayelerden çizgi film hazırlanacaktır.
Markamızın lisans ve sponsorluk çalışmaları da eşzamanlı olarak yürütülecektir. Devlet kademelerinden (Kültür Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Türk Tanıtma Fonu, TRT gibi) gerekli destek sağlanacaktır.
Çocuk Markaları Derneği mensupları başta olmak üzere ülkemizde çocuk üzerine üretim yapan (LcWaikiki, Ülker, Sütaş, Türkcell gibi yüzlerce) firmalara lisans hakkı üzerinden markamız arzedilecektir.
Türkiye’nin Harry Potter’i dediğimiz bu yaklaşımla (ki Harry Potter isimli bu çalışma yalnızca yazarına 40 milyar dıolar para kazandırmıştır.) aynı zamanda yükselen değerler adına tüm İslam ve Türk coğrafyasında teveccüh göreceği aşikardır.
Markanın kazancından belirli bir oranı ilelebet, bu coğrafyaya ait olup dünyanın tanıdığı Kızılayımıza yalnızca çocuk hastaneleri yapmak için bağışlayacağız.
HEROTÜRK üst başlığı ile Battal Gazi Destanı, Evliya Çelebi, Malazgirt Destanı, İstanbul’un fethi, Çanakkale gibi hem geçmişe yönelik hem de günlük meseleler harmanlanarak işlenecektir.
FEHMİ DEMİRBAĞ