Fehmi Demirbağ

İLAÇ GİBİ ÇİZGİ ROMAN

Çizgi roman terapisi, hastaların kişisel tecrübelerini öykücü bir anlatımla ifade ederek duygu ve düşüncelerini sağlıklı bir şekilde işlemelerini sağlayan bir sanat terapisidir. Bu yöntem, hastaların belirli çizgi romanları okuyup duygu ve düşünceleri hakkında konuştukları bir psikoterapi tedavisi çerçevesinde de kullanılabilir. Çizgi roman ve süper kahramanların bir tedavi yöntemi olarak kullanılabileceği düşüncesi –belki de bir eğlence aracı olarak görüldüklerinden- şu ana kadar ciddiye alınmasa da azınlık kabul edilebilecek bir grup psikolog tarafından kabul edilmiş durumda. Öyle ki, Superman gibi kahramanlar bir eğlence aracı olmaktan çok daha fazlasını ifade ediyor; en derin korkularımızı inceleyip anlamamızı sağlıyorlar.

Psikoterapi Nedir?
Dr. Patrick O’Connor 2010 yılından beri çizgi roman kültürünü bir terapi yöntemi olarak kendi seanslarında kullanıyor. Bu fikri aklına getiren Bruce Wayne ve Dick Grayson (Batman & Robin) arasındaki ilişki olmuş. O’Connor, Daily Beast’e verdiği bir röportajda bu düşüncesinin çocukların ilgisini çekecek, onlara yol gösterecek bir fikir arayışı sonucu ortaya çıktığını belirtiyor. Bu düşüncesini genişletmek için çizgi roman dükkanlarına gidip önce Batman, –ona bu fikri veren seri olduğu için- daha sonra Spider-Man, Steel ve Hawkman gibi serileri araştırmış. Bir yandan onları okuyup bir yandan da karakterlerin yüzleştikleri sorunlar (“korkuyla yüzleşmek”, “sevilen bir yakınını kaybetmek”, “dışlanmak”) üzerine notlar alan O’Connor’ın çalışmaları, yüzlerce çizgi roman özeti ve bunların temellendirildiği psikolojik temalar üzerine kurulu Comicspedia isimli online veri tabanını oluşturmuş.
Terapi seanslarını bu yöntemle iyileştirmeyi başaran bir başka isim: Josué Cardona. 8-11 yaş grubundaki çocuklarla çalıştığı stajyerlik günlerinde onlarla daha kuvvetli iletişim kurmanın yolunun kendilerini daha rahat hissettikleri bir araç kullanmaktan geçtiğini düşünen Cardona, haftalık podcast ve haberlerin yer aldığı Geek Therapy isimli websitesinin kurucusu. Ne var ki bu fikrin ortaya atılışı O’Connor ve Cardona’nın çalışmalarından daha da eskiye dayanıyor. Bender-Gestalt Test’iyle tanınan Lauretta Bender, çizgi roman terapisi üzerine yapılan çalışmalarda öncü isimlerden biri. Psikofarmakoloji üzerine uzmanlaşmış bir psikiyatrist olan Dr. Lawrence Rubin Süper Kahramanların Danışma ve Oyun Terapisinde Kullanımı isimli kitabında, Bender’ın çizgi romanların çocuklar üzerindeki pozitif etkisini Bellevue Hastanesi’nde çalıştığı dönemde fark ettiğinden bahsediyor. Bender ve meslektaşı Reginald Lourie 1941 yılında –ilk Superman sayısının raflarda yerini almasından yaklaşık 3 sene sonra– bu tarz hikayelerin 10-12 yaş grubundaki çocukların psikolojik tedavilerinde nasıl yardımcı olduğu hakkında bir makale yayınladılar. Bender ve Lourie’nin alanlarında öncü sayılan araştırmalarının üzerine birçok çalışma daha yapılsa da hiçbiri bu yöntemi bilimsel olarak kanıtlar nitelikte değildi.
Çizgi roman terapisi, üzerine henüz yeterli sayıda bilimsel araştırma yapılmaması nedeniyle American Psychological Association tarafından tanınmıyor olsa da psikolojik tedavide geleneksel yöntemlere yaratıcı bir alternatif sunmasıyla umut vadediyor diyebiliriz.

Özellikle milli benlik ve tarih şuuru çizgiromanlarla çocuklarımıza kanıksatılabilir.
Umarım bu konu toplumumuzda birilerinin dikkatini celbedebilir.